24 Eylül 2012 Pazartesi

Gece yarısına sövgü.

Uzun zaman oldu değil mi ?.. oldu ya. hem de  epey.. yine bir mengeneye sıkıştı yaşam. akşam. yok evet mengeneye sıkıştıran bu akşam.lar. akşamlar. bitmemiş, bitmeyen ve bitmeyecek olan...

5 Ağustos 2012 Pazar

4.15

Bilmem oluyor bazen çoğu cümlelerin başı, bilmem oluyor çoğu zaman bazı cümlelerin başı..böyle gidiyorsun, gidiyorsun, gidiyorsun aynı ağırlıkla..bir yerde bir dinlence seni kendine çağırıyor sonrasında. devam etmen için  gerekli olanı almaya arkana hızlıca döndüğünde auv ! kalın bir buzlu cam, kapkalın.. kalakalıyorsun. ileri gitmek tek ve zorunlu seçim. ona da başlamaya sağ adımını attığındaysa bir sendelemedir alıp başını gidiyor, başın aşağıya çevrilince görüyorsun ki bir duvar altında yükselmiş bilmekle bilmemek arasında. ondan sonrası artık hep bilmem'ler ve bilinmezlik, bilmezlik duvarındaki yönsüzlükte pusulasının da aklının da işlevini ve anlamını yitirdiği arafın mecnunu...

5 Haziran 2012 Salı

Hala...

Sizce ?..

1, 2 deneme.

Birkaç gündür içimden bir şey yazmak geçmiyor çünkü içimden his geçemiyor. O epeydir düşlediğim boşlukta asılı kalma, geri dönünce sığınacak limanımın kalmaması isteğim bilinçsizce ortalıkta dolanmaya başladı. İyi mi kötü mü bilemiyorum fakat kötü olsa istemezdim.. Yorulursun bazen işte ne bileyim canın bir şey yapmak istemez. Öyle ki sevmek bile, umutlanmak bile ağır gelir. Halbuki düşün bak sevmek ne basit şey ?! Hiç yorulmadan yaptığın bir şey. Yoooo büyük bir kandırmaca bu işte. Sevmek ha ?? Ben diyeyim 15 ton sen de 25, bir de onu omzuna as yok yok kafana kalbine bağlı bir iple as 1 dakika mı ? Yok. 2 ? Dakika değil ki, gün değil, hafta değil, ay bile değil. Yıl ! Bazen ömür gibi gelen birkaç yıl süresince. Gezdir bakalım öyle de ne oluyor ?! Yaşamaktan da yoruluyorsun. Sadece sevmekten mi ?.. Gabriel Garci der ki; " İnsan aşktan vazgeçtiği zaman yaşlanır. " Hangi aşk ? Kesinlikle bir faniye duyulan materyal bir aşk değil  burada bahsedilen. Kendin için vücut buldurduğun, kendindeyken mutlu olabildiğin, öznesi olmayan, aşka aşık olduğun bir ömrün aşkı. Peki sizce ?.. Mümkün müdür ki maddeni es geçip, geçmek zorunda kalıp böyle bir şeye adanmaya çalışmak..? Mümkün müdür kendin yaratıp kendin yanmak, kendin sürdürmek, hep ve sadece BEN olmak ?...

1 Haziran 2012 Cuma

yüzünü dökme küçük kız.


Dün, bugün, belki de yarın.

Uzun oldu..uzundan uzun. Düştüm, kalktım, buldum sandım, yitirdim, yürüdüm, koştum olmadı. En sonunda tek çare yorulmaktı, çare olduğunu fark etmeden yoruldum. Aynı şeyleri umup bulamamaktan, aynı sonu görmekten, aynı yöne bakmaktan, aynı yere dönmekten, aslında hep dönmekten yoruldum ben. Elimde olsa üç harfli bir kombinasyonu yok eder miydim diye soruyorum kendime karşı gelerek.. Ederdim ya. Yok ya da etmezdim yaşamayı öğretiyor, nefes almayı ve sonra da teker teker hepsini unutturuyor. Hislerini, kendini bile. Bu nasıl bir karmaşadır, katliamdır ?.. Şu durumda eder miydim? Kendisi gibi tek bir cevabı tanımı yok bu sorunun da. Hayat işte...
Neyse, pek iyi olmadı yazı en iyisi gelin Ortaçgil dinleyelim..

18 Mayıs 2012 Cuma

öyle.

bazen gözün açılır böyle hem de kocaman. hah işte o an sakın bir an bile geride kalma. ileriye de gitme ama sakın. olduğun yerde dur ve sadece o anı düşün. bir şey yapma. olanı devam ettir sadece. ne umudu düşün ne umutsuzluğu. çık evrenin dışına. bak yazına kışına. küfür bile savurma. kal o anda. o anda değil sakın ha. o anında !